Yörükler Doğu Göktürklerinin bir kolu ve Uygur, Kazak, Kırgız ve Türkmen gibi bir Türk boyudur.745 yılına kadar Orhun, Altay, Tanrı, Sayan ve Aladağlarda Göktürklerin kurucu ve asli unsuru olarak göçebe yaşadılar. Göktürk (Kutluk) hâkimiyetine son vermesi üzerine Uygurlara tabi oldular. Çin ve Moğol saldırılarıyla iyice zayıflayan Uygur Devleti’ne Kırgızlar 840 yılında son verdi. Yörükler daha sonra Karahanlı (932-1212), Büyük Selçuklu (1040-1157) devletine tabi oldu.
1071 Malazgirt Savaşı’nda Selçuklu Ordusu’nun Türk olduğunu anlayınca Alparslan’ın tarafına geçerek savaşın kaderini değiştirmişlerdir. Daha sonra İran üzerinden Anadolu’ya gelen Yörükler önce Ahlat (Bitlis) oradan Fırat Nehri’nin aşağı kısımlarına (Suriye Caber Kalesi civarı) sonra Karacadağ (Urfa) daha sonra Haymana (Ankara) civarı ve en son olarak da Söğüt (Bilecik)’e yerleştiler.
Anadolu’nun önemli ölçüde yayla ve dağlık oluşu hayvancılık yapan Yörüklere bildikleri ve ihtiyaçları olan bir ortam sağlıyordu. Malazgirt Zaferi’nden sonra 24 Oğuz boyuna mensup kabileler fetih heyecanı, yeni yurtlar bulma hevesiyle bütün Anadolu’ya göç etmeye başladılar. Türkiye’de 24 Oğuz boyunun oymak ve aşiret adını almış binlerce köy mevcuttur. Bundan da anlaşıldığı gibi Türkiye’de Yörüklerin çok bulunduğu yer diye bir şey söz konusu değildir. Çünkü Türkiye Yörüklerden oluşmuştur. Türkiye’nin mayası Yörüklerdir.
Osman Bey, Söğüt civarındaki Yörük beyliğini babası Ertuğrul Bey’den devralmıştı. Osman Bey’in beyliğinde yirmi yıl yaşadıktan sonra bu küçük toplum Aşiretten Beyliğe, Beylikten Cihan Devletine ulaşmıştır. Türk Milletinin asli cevheri olan Yörükler, bütünlüğümüzün ve bağımsızlığımızın sembolü ve garantisidir.