Dilovası Tarihi

Prof. Dr. Numan Akdoğan

Gebze Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

1329 yılında Orhan Gâzi komutasındaki Osmanlı ordusu ile III. Andreanikos komutasındaki Bizans ordusu arasında yapılan Palekanon (Eskihisar) Savaşı’ndan sonra Osmanlılar Gebze, Hereke, Pendik ve Üsküdar’a kadar olan topraklara sahip olmuştur. Fetret Devri’nde Osmanlı şehzadeleri arasındaki taht kavgalarından faydalanan Bizans, kısa bir süre Gebze bölgesini ele geçirmiş, ancak 1419’da Gâzi Timurtaşoğlu Umur Bey Hereke, Gebze, Pendik, Kartal ve İzmit’i yeniden fethederek Bizans’tan geri almıştır. Dolayısıyla Gebze bölgesindeki ilk Müslüman Türk yerleşiminin 1330’lardan sonra başladığı, 1419’dan sonra da bölgenin artık tamamen Osmanlı hâkimiyetinde olduğu bilinmektedir.

Günümüz Dilovası ilçesi sınırları dâhilindeki en eski Osmanlı yerleşim yeri Gemiciler Karyesi’dir. Bu köy, Orhan Bey döneminde Gebze Kazasına tâbi olarak Dil İskelesi yakınlarında, Dil-Hersek Dili arasında gemi işletenlere vakfedilmiştir. Sultan Orhan, Gemiciler Karyesi’ne gelir olması için, yine burada (Dilovası’nda) yer alan beş çiftliği vakfetmiştir. 1530 tarihli ve 438 numaralı tahrir defterine göre bu beş çiftlikten dördünün dirliği gemici reislerinin uhdesinde iken, bir çiftliğin dirliği kürekçi tâifesinindir (1-2). Bu köy Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nde İne Hacı Köyü olarak geçmektedir. Daha sonra halk ağzında değişikliğe uğrayarak Eynerce adını almıştır. Evliya Çelebi’ye göre İne Hacı Köyü 1631 yılında “ …deniz kıyısında bir mescidi bulunan altmış evli bir Müslüman köyüdür. Bir değirmeni vardır.” (2).

Osmanlı arşiv belgelerinde Dilovası’na ait, bugüne kadar ulaşılabilen, en eski târihli belge Sultan II. Bayezid Han dönemine aittir. 1501 tarihli belgeye göre Sultan II. Bayezid Han, Çerkeşli ve Tavşancıl köylerinde ulak atı yetiştirmek için görevlendirilen kişilerden vefat edenlerine yerine yeni kişiler tayin edilmesi için Gebze kadısına ferman göndermiştir (3). Ayrıca, 1530 tarihli Muhasebe-i Vilayeti Anadolu Defteri ve 1844/45 tarihli Temettuat Defterlerine göre günümüz Dilovası sınırları içerisinde yer alan Çerkeşli, Demirciler, Köseler, Tavşancıl ve Tepecik’in en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır (4-5).

ÇERKEŞLİ

1530 yılında 17 haneden oluşan Çerkeşli’nin nüfusu tahmini olarak 140 kişi iken, 1844/45 tarihinde 71 hane ve tahmini olarak 355 kişi olmuştur. Aynı belgelere göre, Çerkeşli’nin buğday ve arpa öşürleri Orhan Gâzi’nin emriyle oğlu Gâzi Süleyman Paşa tarafından kurulan İznikmid (İzmit) Medresesi Vakfı’na tahsis edilmiştir. Bunun dışındaki salariyesi, yulaf, burçak ve kettan öşürleri, resm-i kovan, resm-i âsiyâb, resm-i çift, resm-i bennâk, resm-i ekinlü, resm-i mücerred, resm-i arus ve bâd-ı hevâ vergileri ise Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılan Boğazkesen Kalesi (Rumeli Hisarı) muhafızlarının geliri olarak kayıtlıdır (4, 7). 2000’li yıllara kadar tarım ve hayvancılığın önemli bir geçim kaynağı olduğu Çerkeşli, özellikle kiraz ve üzüm yetiştiriciliği ile şöhret bulmuştur. Yine 2000’li yıllara kadar Hereke İpek Halı Dokumacılığı da önemli bir geçim kaynağı olmuştur. Günümüzde Çerkeşli arazilerinin çoğuna sanayi kuruluşları yapılmasına rağmen bazı aileler tarafından tarım ve hayvancılık sürdürülmektedir. Gebze bölgesindeki ilk Müslüman Türk yerleşimlerinden biri olan Çerkeşli’de günümüze ulaşabilen iki târihi çeşme ve Osmanlı dönemine ait birçok mezar taşı bulunmaktadır. İlk yapılış kitabelerine göre 1755 tarihli Yukarıpınar Çeşmesi ve 1830 tarihli Hacı Arif Ağa Çeşmesi hâlâ hizmet vermeye devam etmektedir (6).

DEMİRCİLER

Osmanlı arşiv belgelerinde “Demircilü” olarak zikredilen Demirciler’e ait, bugüne kadar ulaşılabilen, en eski târihli belge 1530 târihli Muhasebe-i Vilayeti Anadolu Defteri’dir (4). Bu belgeye göre, en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan Demirciler’in buğday ve arpa öşürleri Orhan Gâzi’nin emriyle oğlu Gâzi Süleyman Paşa tarafından kurulan İznikmid (İzmit) Medresesi Vakfı’na tahsis edilmiştir. Bunun dışındaki salariyesi, yulaf, burçak ve kettan öşürleri, resm-i kovan, resm-i âsiyâb, resm-i çift, resm-i bennâk, resm-i ekinlü, resm-i mücerred, resm-i arus ve bâd-ı hevâ vergileri ise Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılan Boğazkesen Kalesi (Rumeli Hisarı) muhafızlarının geliri olarak kayıtlıdır. 1530 yılında 30 haneden oluşan Demirciler’in nüfusu tahmini olarak 195 kişi iken, 1844/45 tarihinde 88 hane ve tahmini olarak 440 kişi olmuştur (4, 5, 9). 2000’li yıllara kadar tarım ve hayvancılığın önemli bir geçim kaynağı olduğu Demirciler, özellikle kiraz ve üzüm yetiştiriciliği ile şöhret bulmuştur. Günümüzde birçok aile tarafından tarım ve hayvancılık sürdürülse de Demirciler’in arazilerinin önemli bir kısmına sanayi kuruluşları yerleşmiştir. Gebze bölgesindeki ilk Müslüman Türk yerleşimlerinden biri olan Demirciler, Dilovası’nda en çok târihi esere sâhip yerleşim yerlerinden biridir. Demirciler’de günümüze ulaşabilen iki târihi çeşme, bir Osmanlı hamamı, bir târihi konak ve Osmanlı dönemine ait birçok mezar taşı bulunmaktadır (6). İlk yapılış kitabesine göre 1816 tarihli İsmail Ağa Çeşmesi ve inşâ târihi bilinmeyen Koca Çeşme hâlâ hizmet vermeye devam etmektedir. Mîlâdî 1825 târihinde Süleymaniye Medresesi Müderrisi Abdullah Şerif Ağa tarafından yaptırılan konağın iç mekânlarındaki ve dış cephesindeki kalemişi bezemeler döneminin en güzel örneklerindendir. Târihi konak 2018 yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından aslına uygun olarak yeniden inşâ edilmiştir. 

KÖSELER

Köseler’e ait, bugüne kadar ulaşılabilen, en eski târihli belge 1530 târihli Muhasebe-i Vilayeti Anadolu Defteri’dir (4). Bu belgeye göre, en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan Köseler’in buğday ve arpa öşürleri Orhan Gâzi’nin emriyle oğlu Gâzi Süleyman Paşa tarafından kurulan İznikmid (İzmit) Medresesi Vakfı’na tahsis edilmiştir. Bunun dışındaki salariyesi, yulaf, burçak ve kettan öşürleri, resm-i kovan, resm-i âsiyâb, resm-i çift, resm-i bennâk, resm-i ekinlü, resm-i mücerred, resm-i arus ve bâd-ı hevâ vergileri ise Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılan Boğazkesen Kalesi (Rumeli Hisarı) muhafızlarının geliri olarak kayıtlıdır. 1530 yılında 37 haneden oluşan Köseler’in nüfusu tahmini olarak 213 kişi iken, 1844/45 tarihinde 70 hane ve tahmini olarak 350 kişi olmuştur (4-5, 10). 2000’li yıllara kadar Köseler’in en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Günümüzde bazı aileler tarafından tarım ve hayvancılık sürdürülse de Köseler’in arazilerinin önemli bir kısmına sanayi tesisleri kurulmuştur. Gebze bölgesindeki ilk Müslüman Türk yerleşimlerinden biri olan Köseler, Osmanlı dönemine ait birçok mezar taşına ev sâhipliği yapmaktadır. Ayrıca caminin dış cephesine sabitlenen ve on satırdan oluşan Mîlâdî 1742 tarihli bir kitabe bulunmaktadır (6). 

TAVŞANCIL

1530 yılında 29 hâneden oluşan Tavşancıl’ın nüfusu tahmini olarak 171 kişi iken, 1844/45 tarihinde 185 hâne ve tahmini olarak 935 kişi olmuştur (11). Temettuat Defterleri’ne göre Tavşancıl’da sosyo-ekonomik durumunun 1844-45 yıllarında oldukça canlı olduğu anlaşılmaktadır. Bağcı ve denizci sayısının fazla olması köyün ekonomik gelirlerinin özellikle bu iki alanda yoğunlaştığını göstermektedir. Tavşancıl ile ilgili diğer bir belge, 438 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’dir (1). Bu defter Kanuni döneminde (937/1530) hazırlanmıştır. Bu deftere göre Tavşancıl, İstanbul’da bulunan Yavuz Sultan Selim Camii ve İmareti’nin vakıf köylerinden biridir. Gebze bölgesindeki ilk Müslüman Türk yerleşimlerinden biri olan Tavşancıl’da günümüze yalnızca kitabesi ulaşabilen bir târihi çeşme, yıkılmak üzere olan bir târihi hamam, iyi durumda ve kullanılan iki târihi camii, Osmanlı dönemine ait birçok ev ve mezar taşı bulunmaktadır (6).

TEPECİK

Kocaeli Sancağı Gebze Nâhiyesi Tımarları hakkında bilgi verilen Mîlâdî 1763 târihli bir evraka göre, Tepecik’in öşür ve salariyesi Sultan Selim Han Vakıflarına tahsis edilmiştir (5). 1844/45 tarihli Temettuat Defterlerine göre Tepecik’in en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Bununla birlikte, 1844-45 yıllarında Tepecik’in 305 dönüm koru arazisi vardır. Yine aynı belgeye göre, 1844/45 tarihinde 53 haneden oluşan Tepecik’in nüfusu tahmini olarak 265 kişidir (8). Günümüzde de tarım ve hayvancılığın önemli bir geçim kaynağı olduğu Tepecik, Dilovası’nda koru varlığı en fazla olan yerleşim yeridir. Gebze bölgesindeki ilk Müslüman Türk yerleşimlerinden biri olan Tepecik’te günümüze ulaşabilen en önemli târihi eser Tepecik Camii’dir. İlk hâli ahşap olan cami, Sultan II. Abdülhamid Han’ın mâlî desteğiyle 19. yüzyılda yeniden inşâ edilmiştir. 1983 yılında köy halkının desteğiyle tâmir edilen cami, ilk hâlini büyük oranda korumaktadır (6).

Sonuç olarak, 1980’lere kadar Dilovası’nın en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Bu tarihten itibaren göçlerle nüfus artmış, plansız yapılaşma ve yoğun sanayileşme başlamıştır. 2000’li yıllardan itibaren Çerkeşli, Demirciler ve Köseler’in arazilerinin de önemli bir kısmına sanayi tesisleri kurulmuştur. Bu sebeple, bazı aileler tarafından sürdürülse de tarım ve hayvancılık çok zayıflamıştır. Dilovası günümüzde çoğunlukla plansız yapılaşma ve sanayinin çevreye olumsuz etkileriyle anılsa da aslında çok önemli bir târihi ve kültürel mirasa ev sahipliği yapmaktadır. Coğrafi olarak çok önemli bir geçiş noktasında bulunan Dilovası tarihte birçok farklı kültüre ev sahipliği yapmıştır. Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları döneminde Avrupa’dan Anadolu’ya ve Asya’ya en kısa ve hızlı yoldan ulaşım bu noktadan sağlanmıştır. Günümüzde Dilovası ilçesinde Roma ve Bizans dönemine ait kalıntılar bulunmakla birlikte, Osmanlı’dan kalma birçok tarihi eser hala ayaktadır ve kullanılmaktadır. Dilderesi üzerindeki taş köprü (Kanuni Köprüsü veya Mimar Sinan Köprüsü), köylerdeki tarihi ahşap evler, konak, hamam gibi yapılar, çeşmeler, camiler, kitabeler ve mezar taşları günümüze kadar ulaşabilmiş Osmanlı eserlerindendir (6).

KAYNAKLAR

1) Başbakanlık Arşivi Tapu Tahrir Defteri No: 438. Sayfa 764 (1530).

2) Osmanlı’dan Cumhuriyete Dilovası İlçesi Coğrafyasında Yerleşim ve Sosyo Ekonomik Hayat,                                                       Turgut Özel, Basılmamış Eser.

3) II. Bayezid dönemi 906 tarihli Ahkâm Defteri, İbrahim Şaki ve Feridun Emecen (1994).

4) 438 numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530), II, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara, (1994).  

5) Kocaeli Sancağı Gebze Nahiyesi Tımarları (Tablo No: 109), Doç. Dr. Gülfettin Çelik, 16.-19. Yüzyıl Gebze, Cilt I, (2003).

6) Dilovası İlçesindeki Târihi Eserlerimiz, Prof. Dr. Numan Akdoğan (2015)

7) B. A. Temettuat Defterleri. Defter No: 3584 (1844-45).

8) B. A. Temettuat Defterleri. Defter No: 3593 (1844-45).

9) B. A. Temettuat Defterleri. Defter No: 3599 (1844-45).

10) B. A. Temettuat Defterleri. Defter No: 3609 (1844-45).

11) B. A. Temettuat Defterleri. Defter No: 3607 (1844-45).

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Coğrafi olarak çok önemli bir geçiş noktasında bulunan Dilovası tarihte birçok farklı kültüre ev sahipliği yapmıştır. Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları döneminde Avrupa’dan Anadolu’ya ve Asya’ya en kısa ve hızlı yoldan ulaşım bu noktadan sağlanmıştır. Günümüzde Dilovası ilçesinde Roma ve Bizans dönemine ait kalıntılar bulunmakla birlikte, Osmanlı’dan kalma birçok tarihi eser hala ayaktadır ve kullanılmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman Han’ın emriyle Mimar Sinan tarafından inşa edilen taş köprü, Unkapanı tüccarları tarafından yaptırılan cami ve çeşmeler, Sultan II. Abdülhamid Han’ın desteğiyle yapılan camiler, köy halkının ve eşrafın desteğiyle yaptırılan çeşmeler, Süleymaniye Medresesi müderrislerinden Abdullah Şerif Ağa’nın konağı, banisi bilinmeyen tarihi hamamlar, kitabeler ve mezar taşları günümüze kadar ulaşabilmiş Osmanlı eserlerindendir. Özellikle Osmanlı döneminde vakıf kültürü çok gelişmiştir. İmkan sahibi insanlar diğer insanların ve canlıların istifade edebileceği hayırlı eserler bırakma yarışına girmişlerdir. Çeşme, hamam, köprü, cami, kuş evi, sadaka taşı, medrese, mektep, han, kervansaray, bedesten, külliye, aşevi, hastane, kimsesizler evi gibi yüz binlerce eser büyük Osmanlı coğrafyasında yapılmış ve desteklenmiştir. Bu büyük mirasın temsilcileri olarak bizlere düşen görev ise vakıf eserlerine sahip çıkmak ve yaşatmaya çalışmaktır. Dilovası ilçesindeki tarihi eserlerimiz hakkında özet bilgiler ve fotoğraflar içeren bu kitapçık tarihi mirasımızın kayıt altına alınması, korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla hazırlanmıştır. Kitapçığın hazırlanmasında ve basılmasında katkıları bulunan herkese çok teşekkür ediyorum. (Kaynak numan akdoğan)

Bir yanıt yazın