Tirebolu’dan Gümüşhane’ye Harşit Savunması

Kafkas Cephesi Harşit Savunmasında Askerlerimiz Fındık Yiyerek Vatanımızı Savunmuşlardı.

Seferberlik yılları, eli silah tutan insanlarımız cephelerde 7 devlete karşı 10 cephede çarpışmakta, ölüm kalım mücadelesi vermekteydi. Giresun Tirebolu Harşit Vadisi, Gümüşhane, Bayburt, Muş ve Bitlis’e kadar olan 500 km”lik alanda 3. Ordumuz destanlar yazıyordu. Tarlalar ekilemediği için buğday ve mısır bulmak zor. Yiyecek sıkıntısı yaşayan Ordumuz bir yandan da açlıkla mücadele ediyor. 1917… Fındığın bol olduğu savaş yılları…

Ordu Komutanının, halktan bedeli karşılığı 10 milyon 95 bin kilogram fındık satın alarak, yemeleri için askere dağıttığına dair tarihi belgeler Osmanlı arşivlerinde bulunmakta.

Ordumuzun fındık yiyerek vatanı savunduğu Tirebolu Doğankent, Gümüşhane Kürtün ve Torul bölgelerinde karargâh yerleri, şehitlikler ve siperlerde İKTAV Belgesel Yayıncılık (www.iktav.com) olarak araştırmalar yapmaya, www.devrialem.tv olarak canlandırma çekimleri yapmaya devam ediyoruz.

VATAN YAHUT FINDIK BELGESELİ

Kafkas Cephesi Giresun Harşit Savunmasında askerlerimiz fındık yiyerek vatanımızı 16 ay savunmuş. Giresun ve Gümüşhane Harşit Irmağında Rusları durdurmuş. “Bir Çanakkale Bir de Harşit Geçilemedi” sözünü tarihe yazdırmıştı.

Kafkas Cephesi Harşit savunmasında çok önemli yeri olan Gümüşhane’den Tirebolu’ya Harşit Vadisi ve nehrinde 1916 ve 1917 tarihlerinde askerlerimiz savunma hattı oluşturmuş. Kadınların cepheye sırtlarında taşıdığı mısır ekmeği ile fındığı yiyerek vatanımızı savunmaları ile ilgili bölgede araştırmalar yapmakta çok önemli bilgilere ulaşmaktayız.

FINDIK ve SAĞLIK

Yağ (oleik asit çoğunlukta olmak üzere), protein, karbonhidrat, vitaminler (vitamin E), mineraller, diyabetik lifler, fitosterol (beta-sitosterol) ve anitoksidant fenoliklerin özel bileşimleri nedeniyle insan beslenmesi ve sağlığı açısından fındık, kuruyemiş çeşitleri arasında önemli bir rol oynamaktadır.

Fındığın besleyici ve duyumsal özellikleri, onu gıda ürünleri için benzersiz ve ideal bir malzeme haline getirmektedir. 60,5 % oranında yağ içerdikleri için fındıklar iyi birer enerji kaynaklarıdır.

Birçok araştırmacı, fındık tüketiminin insan beslenmesi üzerine olumlu etkileri olduğunu söylemiştir. Bu etkiler, tekli ve çoklu doymamış yağ asidi (82,8 % oleik ve 8,9 % linoleik) bakımından zengin olan fındık lipitlerinin yağlı asit profiliyle ilgili olabilir.

Araştırmalar göstermiştir ki doymuş yağ oranının düşük ve tekli doymamış yağ oranının (MUFA) yüksek olduğu beslenme çeşitleri kan lipiti düzeyinin kontrolünde etkili olmaktadır; benzer bir sonuç, koroner kalp rahatsızlığı (CHD) riskinde de olumlu bir etken olabilir. Ayrıca (fındık yağında yüksek oranda bulunan) tekli doymamış yağ oranıyla zenginleştirilmiş beslenme çeşitleri CHD vakalarının azlığı, tansiyon düşüklüğü, toplam kolesterol dengesinde düşüklük, lipoprotein yoğunluğunun (LDL) azaltımı veya tersinin çoğaltımı ve kan trigliserin değerinin düşmesi gibi insanlarda benzer, olumlu etkiler oluşturur.

Fındığın besleyici ve duyumsal özellikleri, onu gıda ürünleri için benzersiz ve ideal bir malzeme haline getirmektedir. %60,5 oranında yağ içerdikleri için fındıklar iyi birer enerji kaynaklarıdır. Birçok araştırmacı, fındık tüketiminin insan beslenmesi üzerine olumlu etkileri olduğunu söylemiştir. Bu etkiler, tekli ve çoklu doymamış yağ asidi (%82,8 oleik ve %8,9 linoleik) bakımından zengin olan fındık lipitlerinin yağlı asit profiliyle ilgili olabilir. Araştırmalar göstermiştir ki doymuş yağ oranının düşük ve tekli doymamış yağ oranının (MUFA) yüksek olduğu beslenme çeşitleri kan lipiti düzeyinin kontrolünde etkili olmaktadır; benzer bir sonuç, koroner kalp rahatsızlığı (CHD) riskinde de olumlu bir etken olabilir. Ayrıca (fındık yağında yüksek oranda bulunan) tekli doymamış yağ oranıyla zenginleştirilmiş beslenme çeşitleri CHD vakalarının azlığı, tansiyon düşüklüğü, toplam kolesterol dengesinde düşüklük, lipoprotein yoğunluğunun (LDL) azaltımı veya tersinin çoğaltımı ve kan trigliserin değerinin düşmesi gibi insanlarda benzer, olumlu etkiler oluşturur. E vitamini açısından bitkisel yağlardan sonra fındık en iyi ikinci kaynaktır.

E vitamini çözülebilir bir lipit fenolik antioksidandır. Fenoliklerin antioksidan aktiviteleri, hidrojen atomlarını bağımsız köklere dönüştürme özelliğinden kaynaklanır. Bu bileşimler bağımsız kökler oluşturabileceği için, diyabetik hastalarda, kanser ve atherosclerosis önlemede potansiyelleri olduğuna inanılmaktadır. E vitamininin antioksidan görevi ve koroner kalp rahatsızlığı ve kanserle olan ilişkisinden dolayı, fındık ve fındık ürünlerini de içeren doğal gıda maddelerine tüketici ve sanayi tarafından olan ilgi artmaktadır.

Her gün sadece 25-30 gr fındık yemek, günlük E vitamini ihtiyacının %100’ünü karşılamaktadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar göstermiştir ki fındıkta bol miktarda bulunan beta-sitosterol maddesi kolesterolü düşürmek ve kanser (kolon, prostat, göğüs) gibi pek çok hastalığı önlemekte önemli bir rol oynayabilmektedir. Bu husus tümör büyümesini engelleme ve apoptosis uyarımı içinde geçerlidir. Ayrıca, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyum başta olmak üzere fındıklar iyi birer mineral kaynağıdır. Tansiyonun dengelenmesinin yanı sıra, sodyum bakımından düşük fakat mineraller bakımından oldukça cömert olan fındığın kemik gelişimi ve sağlığı açısından da önemi büyüktür. Bu minerallerin sağlık açısından olumlu etkileri iyi bilinmektedir.

Fındık ayrıca tüm gerekli aminoasitleri ve en gerekli mineralleri de içermektedir. Fındık cystine ve methionine bakımından düşük olan baklagil kökenli gıdalarla birlikte protein kaynağı olarak kullanılabilmektedir. Daha önce de belirtildiği üzere, doğal antioksidanlar bakımından fındık iyi bir kaynaktır. Bu, fındığın ve fındık mamullerinin nutraceutical potansiyelini işaret etmektedir. Sonuç olarak, fındık, günlük dengeli beslenmede hayati bir besin ve katkı maddesidir ve kalp sağlığı açısından da en faydalı nutraceutical maddedir. Günde bir avuç fındık yemek, sizi yukarıda bahsi geçen birçok hastalıktan koruyabilir.

Bir yanıt yazın